ARA

Ben

Fotoğrafım
Kıyameti koparacaksın önce... Cenneti ondan sonra yaratabilirsin.

1 Şubat 2010 Pazartesi

deliler ve epilogsuzluklar-16

müptela...

dedi:

- öfken ellerini en sert ilmeklerle zapt edip seni istediği tarafa sürükleyen bir zalimdir, dikkat edesin...

mizar...

- çılgınlığın doruklarında gezinedururken çıldırmadan önceki hâlde yaşayan düzgülerin o noktaya sıçrandığında ne denli anlamı kalabilir ki?

müptela...

dedi:

- ya orada sınanmalar daha çetinse? ve ulaşmak istediğini elde edebilmek için önceden yaptıklarını yaparcasına yaşayınca ya da onları yaşayınca girdiğin vaziyetlere girmen gerekliyse?..

mizar...

- küfrümle ve sapkınlığımla baş başayken neyin önemi var ki?

müptela...

- unutma. onlar benim şaheserlerim ve onları senin onları tanıdığından çok daha iyi tanıyorum... burada tanrısal olan benim, fakat tansıksal yönleri yok etmiş bir tanrısallıkla... sense... duyguların fakirleştirdiği ve fakirleştirdikçe epritedurup yok ederek çileden çıkardığı bir zavallı olmaya başladın...

mizar...

- tatminsizlik mi?

müptela...

- kabul ediyorsun yani?

mizar...

- neyi?

müptela...

- neyi kabul edip etmediğini sorduğumu biliyorsun.

mizar...

- peki.

...

- ne yani bu kadar mı?

- ne bu kadar mı?

- bir "peki". öyle mi? bu mu seni kurtaracak? her şeyde, her yerde olduğunu sandığın gibi değil mi? pekiler, umutsuzluklar, "elden ne gelir ki"ler, ağlamalar, zırlamalar, zırvalamalar... hiçleşiyorsun!

- bak, gördün mü? oldu.

- ne oldu?

- duygusallaştın.

- gerçekleri söylüyorum, karşı çıktığım şeyin bu olmadığını biliyorsun, olmayan bir şeyi söyleseydim ya da bir sorunu sorunun ilgası yerine palazlanmasını sağlayacak şekilde dile getirseydim haklı olurdun; ama dediğim gibi, karşı çıktığım şeyin ne olduğunu ve ne olmadığını biliyorsun. kaldı ki hiç duygusuz olmak olanaklı değildir.

- her şeye verecek bir cevabın var, değil mi?

- ...

- niçin sustun?

- verilecek cevap bulamadığım için.

- istisnaların kaide bağlamındaki kaderi malumdur.

- o değil de uydurma kelime de nedir? o nerden çıkmış?

- insanlar yetişemediklerine pis demeyi seviyorlar... adaptasyon sorunu ve tatminle alakalı... tamamen.

- nasıl?

- bugüne yetişemeyen düne asalak oluyor, düne parmak uçlarını eriştiremeyense bugüne ve geleceğe tükürenlere saldırarak doyuma uluyor kendisini...

- evet... ve en kötüsü nedir biliyor musun?

- bilgisizlik!

- kesinlikle!

- başkalarının söylemlerine ve savlarına tutunmaktan başka çarelerinin olmaması da bundan ileri gelir...

- ve başkaları dünü ya da yarını taraf edinmişlerden oldukları için de...

- herkes saçma sapan bir üleşmeye girer.

- o değil de...

- ne?

- ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder