ARA

Ben

Fotoğrafım
Kıyameti koparacaksın önce... Cenneti ondan sonra yaratabilirsin.

18 Ekim 2010 Pazartesi

öforik

Sigaramı filtresinden tutup boğazlayarak soluğuma son bir kez daha zehir katıyorum...
Parmak ucumda hafif bir yanma...
Kıpkırmızı kafasını kül tablasına hınç ve büyük bir keyifle basarak ezerken Kind Hearted Woman'ın piyano solosu kafama kafam vuruyor uğunmuşluğu...
Bütün hatalarım doğrulmuş, doğrulmuşluklarımın gözlerine parmak sokuyor...
Bütün antinomiler, paradokslar, karmaşık denklemler, felsefi bilinmezlikler, bilimsel yetersizlikler... hepsi... kol kola girmiş, zekamı eğip büküyor...
Zihnim çatırdıyor müzikten, kulaklarım geberiyor düşünceden, gözlerim kararıyor insanlığımdan, ellerim titriyor delirmemişliğimden... Gülme lan! Delirmedim. Puşt.
"Biz deli değilsiniz" ile klişeler diyarına sokup çıkarıyorum ayağımı... Seksapelime kurban ol!

Kol kola girmişlerdi en son... Onlar öyle devam etti işte... Sonra ben anladım: bunlar ciddi konular olduklarından ya da ben çok ciddi bir herif olduğumdan değil; dünyada yapacak pek bir iş olmadığından, insan olmak yeterince sıkıcı olduğundan mütevellittir bütün eğilimlerim.

Seksapelime kurban ol!
Dünya.

Hehehe.


11 Ekim 2010 Pazartesi

Nihavend

Gözlerin,
Bulutlanmış.
Nemimden,
Kederimden,
Anksiyetemden,
Zulmetimden...

Bulanmışım,
Bunalmışım,
Ve fakat sen...
Tam zamanında yetişen,
Nihavend gibisin...
Bütün arızalı seslerden,
Münezzeh...
Biraz dışlanmış,
Çimdiklenmişsin...

Gözyaşlarında demleniyor,
Dudaklarım...
Saçından kalbime damlıyor,
Istırabın...

Istırabın, ıstırabım,
Saadetin, ıstırabım...

1 Ekim 2010 Cuma

Siz! Kadınlar...



Kadınlar...
Siz!
İkiniz!
Kibritimin ateşinde birbirine karışıyor silüetleriniz...
İkinizin de çilesi sigaramda tütüyor...
Ciğerime, kanıma karışıyor kederiniz...
Ağlarla kuşatılmış zihnimde binlerce yılan geziyor,
Ağa takılmadan...

Kalpleriniz,
Saplantılarım yüzünden kanıyor...
Nefesi kesilmiş, kan pompalayamıyor.
Ben saplamazdım onları, siz istemeseydiniz!

Kahve uyku kokuyor,
Kahvehaneler şiir renginde...
Buram buram yalan dolmuş,
Ekşimiş gerçekler...
Gerçek, kül tadında,
Biraz da tarçın...

Termostatik vana ne kadar huzur veriyorsa,
O kadar güzelsiniz...
Sevişelim!
Ve bitsin koşuşturmaca...
Hayır,
Böylesine tiksinti verici olmak zorunda değil gerçeği görmek...
Evet,
Yalan kadar tatlıdır aslında bilince gerçeği örmek...

Daralmış iyice bütün koridorlar, gittikçe sıkışıyorum,
Ellerim birbirini boğazlıyor, kana kanamamış avuçlarım!
Lüzumsuz hatıralarımdan,
İğrenç, cibilliyetsiz sevinçleri damlatıyorum...
Rahimleriniz berrak,
Mesaneniz kirlidir,
Efsununuzu bitiren, bir parça deliliktir...
Korkularınızca sarıp sarmalanan,
Terim... Depremlerinizle düşer alnınıza...
Ellemeyin! Afetler sokulur beynime... Aklım dilim dilim...
Yalnızlığa tebessüm eden,
İniltimin,
Maliyeti... Yarattığınız kalabalık ve -çöpe- attığınız... çığlıklardır.