ARA

Ben

Fotoğrafım
Kıyameti koparacaksın önce... Cenneti ondan sonra yaratabilirsin.

2 Eylül 2010 Perşembe

Tanrıyla dobra dobra

İnsan başka insanları gördükçe insanlıktan soğumuyor ise o insanda bir tuhaflık vardır a dostlar; bunu bilir, bunu söylerim. Sözlüğü, feysbuku, blogu falan bu yüzden pek sevmem ben. Aynı amaç -ya da hareket- etrafında toplanmış insanlar vardır ve aynı işi yaparlar. Farklılıklar belli bir noktadan kopamaz. Som iken -veya kendini öyle sanıyorken- katışık olursun -reel dengelenmeye zorunlu inersin- kısacası... bu kötüdür. En azından iyi değil işte.

İstediğin kadar ünle sevdiceğinin adını, isteğin kadar yırt kendini, istediğin kadar inlet çopur kalemini, istediğin kadar titret derin kelamı ve istediğin kadar haykır düşkünlüğünü, düşmüşlüğünü, karanlığını... Ne fark eder ki? Aynı bokun laciverdi...

Tanrı tahtını bir an boş bırakmıyor... İşin kötü yanı bir kez olsun dokunmanıza dahi izin vermiyor. Bazen sinirlendiriyor beni ya, hadi neyse. Sitem etme hakkım bile yok hoş... Boşa kostaklanıp duruyorum kalemin sölpük, cılız, hissiz, kuru, soğuk, çepelli ve çetrefilli çırpınışlarıyla; vermedi, vermeyecek orayı. Biliyorum.
Bak gidiyorum! Giderim ha. Gideyim mi? Gideyim de gör... Gittim bak?

Bak artık allahsız!
Bak.
Hiç olmak kolay!
Varoluşu bilir misin?
Seninkini değil... Benimkini!
Yarı-var olmayı...
Hayal olarak ortalarda dolanmayı...
Tasarının gerçekle öpüştüğü noktada kalakalmış olmayı...
Kalakaldırılmış olmayı!
Bilmezsin.
Bilmezsin!
Ya da gerçekten sadistsin.
Neden?
Niçin?
Git.
Küstüm.
Tamam küsmedim, gitme.
Yanıtlarına ihtiyacım var benim. Neden susuyorsun?
Ölerek hiçleşmek istemiyorum, biliyorsun. Görüyorsun!
İşin kötü yanı budur aslında biliyor musun. Her şeyi, bütün olan biteni göz göre göre yaşatıyorsun... Halbuki Sirius'tan parlak, Mizar'dan kıvrak, Bug Nebula'nın vajinasından sıcak, senden yüce bir kadının kollarında da bulabilmeliydim hiçi, hiçliği...

Zoruna gitmesin!
Öyle.

Ayrıca Olimposlular senden bahsedip duruyorlarmış, demedi deme. Hepsi dedikoducu zaten koduğumun ipnelerinin. Ama işin başı o Zeus denecek herif yok mu... O! Neyse, benden duymuş olma.

Matematiğin tuhaf bir yanı var...
Ne yaparsan yap, bir şeyleri değiştiremeyecek olma ve hatta değiştirmemek için çaba sarf etme üstüne kurulu bir kimyası var.
Bir şeyleri değiştiremeyeceksin, bilakis, sabit olanın üstündeki kütleleri, örtüleri kaldıracaksın ki değişmemiş ve değişmeyecek olan açığa çıkıp arz-ı endam eylesin... İşime gelirdi aslında biliyor musun...
Biliyorsun tabii...
Hepsinin farkındasın...

Seni gidi seni...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder