eninde sonunda -onların deyimiyle- azıp sapıtacak olan kızlardır. ha "erkekten n'aber?" diye sormaya lüzum bile yok, erkeğin durumu zaten bellidir.
kızlarına kendisini korumayı öğretmek, ona hayatın gerçek yüzünü anlatmak veya onları az biraz da olsa kurnaz, çakal yaratıklar haline getirmek yerine; ev-okul hattına hapseden, hiç sebep göstermeden "onu giy", "bunu giyme", "o fazla kısa", "o fazla uzun" tarzındaki cümlelerle iyice köşeye kıstıran anne-babalardan müteşekkil toplumlarda yaşayan dişilerin torunlarında ya da torunlarının torunlarında mutlak suretle bir "patlama" yaşanacak, yıllarca dayatılan fikirler tepilmeye başlanacaktır.
mesele sadece hanımlar değil elbette, aynı tip toplumların (japonlar misal gösterilebilir) bahsi geçen "baskıcı" anlayışları ve çocuk yetiştirme tarzları hasebiyle erkekler de kimlik arayışında sıkışıp kalan emolar, apaçiler, gangstalar haline geliyorlar.
ennihayetinde "geleneğin" kafalara bastırılıp son güç itildiği her toplum kendi mikro ve makro patlamalarını zaman zaman yaşayarak kendi kültürünü kendisi yok eder. bunun menfi ya da müspet olup olmadığını tam olarak bilemeyiz ancak istemeye istemeye değişmek de pek mantıklı ve makul bir eylemmiş gibi görünmüyor bu göze...
"baskıcı toplumun kızları orospu, erkekleri ibne olur arkadaş. bu kadar."
diye bir şey söylemiyoruz bu arada, onu belirtelim.
ama elimdeki numuneler pek iç açıcı değil hani...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder