müptela dedi:
- itiraf et. onlardan iğreniyorsun. münzeviliğinin sebebi de bu, daha doğrusu bu hem saik hem netice; değil mi?.. onlar senin sinirlerini bozuyor, kabul et. sözleri, geçiştirmeleri, bir şeyler yakalamaksızın ve bir hiçmişçesine yaşamaları, seni dolduramayacak gibi durmaları ve sevdiklerin üstüne düşündükleri, yapıp ettikleri... kısacası her hâlleri seni çileden çıkarıyor... niye biliyor musun? bu ne sosyopatinden, ne megalomanlığından ne de bu türden başka bir şeyden ileri geliyor... sen de şu an "yoksa?" diyorsun... ve azizim: haklısın. sen tanrılaşmak istiyorsun. yalnız başına kalabilerek kendi aleminde yükseldikçe en tepeye varıp onları ve olanları oradan izlemek, onların sana olan tek tesirinin istendik davranışların dışına çıkışlarının sende oluşturabileceği can sıkıntısı olmasını ve onlardan ötürü duyduğun tiksintiyi hiç gidermemeyi arzuluyorsun. çünkü bireycisin, çünkü kendine hangi perspektiften göz dikersen dik, hep aynı yere çıkıyorsun: yüceliş istenci. kendine -insanlığına ve insanlığa- duyduğun saygı ve bağlılık seni onlardan iğrendiriyor, değil mi?
mizar frakının cebinden bir saat çıkardı ve dedi:
- sadece... üzülüyorum. sanırım... aslına bakarsan... hepsinin canı cehenneme!
- duygularının yarattığı çarpıntının etkisinden ötürü bu, değil mi?
- hangisi?
- topluluğa karşı bazen oluşan bu saldırgan ve umursamaz tavrın...
- hayır, aslına bakarsan kendilerini öldüremeyerek kendilerine eziyet etmelerinden...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder