nihilizmle bohemlik arasında duran ufacık ufacık ayırtlar sağa sola seke seke, çıva çava kendilerini gösterip insanın aklını hem çeliyor, hem de bir yola, nizama sokuyorlar...
yitirilenlerin zaten yitmeden var olamayacakları, ya da şöyle demeli, onların yitmeden anlamsız kalacakları göz önünde bulundurulduğunda, tüm kültürler ve kültürler-arası yaşam formlarının dahilinde, aslında, henüz gözlemlenmemiş bambaşka bir kozmos mevcut...
her şey yitirilmeli, evet...
değer bazında...
madem "yokluğa" eremeyeceğiz, o zaman ondan daha iyisini yapmalı, "hiç"i bulmalıyız. kutsanmışların kendinde-şey'ini değil ama, "kutsanmışlığını", o taşlaşmış görüngüsünü en yaman yalazlarda yakıp kavurmalıyız...
yoksa?
insanlıktan mı çıktın?
tanrı diye diye...
yoksa?
tanrı'nın adına konuşmak mı gerekti?
yoksa?
tanrı nesne olmayı mı kabullendi de tapma'nın ucuna tanrı'yı katık ettiniz... yönelme hâliyle birlikte...
yoksa?
insanlıktan mı çıktınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder