ARA

Ben

Fotoğrafım
Kıyameti koparacaksın önce... Cenneti ondan sonra yaratabilirsin.

10 Ağustos 2010 Salı

deliler ve epilogsuzluklar-42

- gülüyor mu?
- belki...
- ölüyor mu?
- kesinlikle...
- bir şeyleri kaybediyor.
- neleri?
- bir şeyleri...
- ideallerini mi?
- hayır. hırsı sanırım... hırsını kaybediyor.
- güzel işte? bırak... savrulup gitsin...
- bir cebinde das kapital, bir cebinde kenevir tohumu olursa ne olacak?
- das kapital'le tohumları ezer. güzel olur.
- emin misin?
- emin miyim?
- emin misin?
- emin miyim?
- hiç'i istiyorum. bir ömürdür...
- isteme.
- neden?
- istemek hiç'ten uzaklaştırır.
- neden?
- varlığın ve yokluğun içindedir istekler... hiç, sadece hiçtir.
- ...
- ne oldu?
- ...
- neden konuşmuyorsun?
- ...
- bu kadar hırsla isteme hiç'i, bu da hiç'e aykırıdır.
- doğru.
- elbette...
- ne yapmalı o zaman? tam ortayı bulmak gerekmez mi?
- elbette.
- nasıl?
- zihnini serbest bırak... özgürlüğün kirli avuçlarında parmak ucuna kalksın ve gökyüzüne sürsün yüzünü...
- yeterince sessiz olması gerekir, değil mi?
- niçin?
- bilmem, gerekmesi gerektiğini düşündüğüm için olabilir.
- evet. ama hayır, gerekmez.
- niçin? gerekmesinin gerekmediğini gerektiren düşüncelerim olabileceği için olabilir.
- peki.
- parmak uçlarında yürüme... sessiz olacaksan da bunu yapma!
- neden?
- parmak uçlarında yürümek topuk üstünde yürümekten çok daha gürültülü olduğundan.
- ama onlar...
- onlar sadece bildiklerini okurlar. bu yüzden çolak ve çarpıklar.
- aşık olmuş bir hâlde ölmek istemiyorum.
- sen ölemezsin.
- biliyorum, daha önce konuşmuştuk, aynı yere dönmesek?
- ama ölemezsin?
- ama ölebilirim?
- ama ölemezsin?
- ama ölebilirliğe sahip olabilirdim?
- imkanı mümkün...
- aşık olmuş bir hâlde ölmek istemeyecektim.
- mühim değil, hiçbiri daha az acı çektirmeyecek.
- ölüm acıtır mı?
- hayır.
- o zaman dert edilecek bir şey de yok?
- ölünce canın yanmaz demedim, ölüm acıtmaz dedim.
- nedir?
- gelirken yanında getiremediğin her şey giderken adını sayıklar... ve ölüm acıtmasa da nedametin, bıraktığın izler ve yaşamışlığın kalbini tırmalaya tırmalaya kan revan içinde bırakacak onu...
- fakat bilinçten ibaretiz?
- en büyük acı bilincin en açık olduğu anda hissedilir.
- en büyük acıyı "biz" çekeriz o vakit...
- doğru.
- ben onun delisi değilim.
- tabii... ben deli bile değilim. hah ha.
- şaka yapmıyorum, gerçekten, ben onun delisi değilim.
- doğru, benim delimsin...
- şaka yapmıyorum.
- tamam, ben de zaten benim delim olduğunu söylüyorum...
- ...
- anlamıyor musun? burada iki kişi olma ihtimalimiz, senin tek başınayken iki kişi olma ihtimalinle eşdeğerdedir.
- ...
- anlamıyor musun?
- ...
- mizar?
- efendim?
- anlıyor musun?
- e... evet, anlıyorum.
- nereye daldın, neye bakıyorsun?
- ona.
- o kim?
- göğsümü yarıp, içimden, içinde beni tuttuğun seni, çıkaracak olan.
- a...
- aşk!
- ümitlenme...
- neden?
- ümit budala aşıklara ve bu budalalığa gözünü yuman maşuklara aittir, sana değil!
- ümitleneceğim! ümitleneceğim! ümit, ümit, ümit!
- sus.
- ölmememi mi arzu edersin?
- ümitlenip ümitlenmemen ölüp ölmemene mi bağlı?
- hayır.
- ?
- ışık olmadan yaşayamayacağım artık. bu karanlık... bu katran koyuluğuna kucak açmış yüzün... bu bulutlar... öldürecek beni.
- peki.
- nasıl?
- öl!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder