Kayboldun.
Uzun süredir kayıptın.
Işık yine buralardaydı, gün düpedüz sana nispet ederek doğuyordu...
Namert bunlar!
Şerefsizler.
Ama kuruttular cümle alemi... Güneş'siz ışık ve Güneş'siz gün...
Gece kahkahalara boğuldu her vardiyada...
Rezil, rüsva ve bildiğin çirkindi ışık ve gün.
Apar topar çörekleniyor; kokuşmuş, bayat varyeteyi kusuyorlardı her sabah.
Namert bunlar!
Şerefsizler.
Durdum.
Durdum.
Durdum.
Durmalar boğulmalara yaren olunca caydım, depredim...
Kıpırdadım.
Davrandım...
Önce davranmaya, sonra silaha...
Silah şakağımdaydı.
Tetik gecenin kenevir kokulu, nasırlı parmaklarında...
"Çek!" dedim, inildedim.
Gece "şş" dedi, irinledi...
Üstümü başımı...
Sonra irine kan karıştı...
Kan görünce rahat ettim.
Doğruldum.
Cesedimle sana geldim: bir hortlağı sevebilir misin?
Sevdin.
Gün de, ışık da defoldu.
Zaten ikisi de defoluydu.
Güneş geldi.
Hoş geldin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder